30 Ağustos 2012 Perşembe

PASCAL VE TT İLE KISKANÇ BAKIŞLAR


                                      TT'nin Batman'i ile uçmaya hazırım 

Bizim işimizde röportaj yapmak bazen zulme dönüşebilir. Ama öyleleri de vardır ki, her röportaj ayrı bir zevk verir. Pascal Nouma’da bunlardan biri. Ekrandaki Pascal’dan hiçbir farkı yok. Aynı sempatiklik, aynı sıcak kanlı Pascal. Tek sorun röportajı açık alanda yapıyorsanız, süreyi olabildiğince uzatmanız gerekebilir. Çünkü kadın ya da erkek fark etmez, hayranları, Pascal’la fotoğraf çektirmeden kendisini bırakmıyorlar. Böyle olunca da röportajı yapan kişi olarak, size de sabır düşüyor.


                             Kıskanç bakışlar üzerimde hissedebiliyorum

Geçenlerde Nişantaşı Plus dergisi için Pascal ile ikinci röportajımı yaptım. Ancak yaptığım ilk röportajdan daha heyecanlı olduğumu söyleyebilirim. İşin içine Pascal dışında, TT Custom Choopers ve Nişantaşı da dahil olunca, keyfine doyum olmaz bir röportaj ve çekim oldu diyebilirim.


                    Yakaladım, bırakmam, Pascal ve TT ile kıskanç bakışlar


Pascal, Tarhan Telli imzası taşıyan Batman model motorsiklet ile Nişantaşı’nda tozu dumana kattı. Bu arada benim aklım Batman’da kaldı, dersem yalan olmaz. İnsan onun üzerinde çok bir karizmatik hissediyor kendisini. Açıkçası Nişantaşı’nda kıskanç bakışlara da hedef olmadım değil. Bu fırsatı kaçırmadım ve kullanamasam da Batman benimmiş numarası yapmaktan geri kalmadım. :))

                                                          Bu da Nişantaşı hatırası :))

Neyse böyle giderse Pascal’ın kadrolu röportajcısı olacağım. :)) Bu keyifli röportajı ve fotoğrafları merak ediyorsanız, Eylül’de Nişantaşı Plus’a bir göz atın…https://twitter.com/YaseminTopoglu

ALKIŞLAR LUSH’A



Özellikle kozmetik alışverişinde ilk dikkat ettiğim konu, ürün deneylerinde, hayvanların kullanılıp, kullanılmadığı. Eğer işin içine hayvanlar giriyorsa benim için zaten baştan kaybetmiştir ve o markayı lanse etmekten de hiç çekinmem. Hayvan dostu yeni bir marka keşfettim, Lush.


Lush kurucuları 30 yıldır hayvanlar üzerinde teste karşı ayakta ve mücadele ediyorlarmış. Bu kavgadan da geri kalmaya hiç niyetleri yok, tamamen ortadan kalkana dek. Ellerim kızarana dek alkışlamak istiyorum. Böylece Lush’ta her şey doğal ve organik.

Aradığınız her şeyi bu marka adı altında da bulabilirsiniz. Maskaradan kremlere, macaron görünümlü katı şampuanlardan duş jellerine kadar. Aslında kullanılası değil, yemelik. Özellikle katı şampuanlar…
Şimdi bir de yeni bir ürünleri var, Emotional Brillance. Renkli renkli göz farları, rujlar ve eye liner’lar. Seçtiğiniz renkler ruhunuzu yansıtsın, diyorlar. Mesela ben, turuncu, pembe ve sarı renklerini tercih ettim. Ruh halime gelince, o da bana kalsın ama beni yansıttığı kesin. https://twitter.com/YaseminTopoglu

19 Nisan 2012 Perşembe

AŞK ŞANSINIZI SOSYALLEŞEREK ARTIRIN

                 
Hemen her gün dışarıya çıkıyorum ancak doğru dürüst bir erkek ile tanışabilmiş değilim mi diyorsunuz? O zaman aşk şansınızı sosyalleşerek artırın!


‪Bayanlar, öncelikle kalabalık bir grup halinde dolaşmamaya dikkat edin. Dışarı çıkmak için 2 kişi maksimum rakam olmalı. Kalabalık olmaktansa yalnız çıkmayı tercih edin. Sürü halinde dolaşmanız etraftaki diğer kişilerin size yaklaşmasına fırsat vermeyecektir.
Flörtöz mekanlar seçmek lazım. Salı günü hareketli olan bir yer perşembeleri boş olabilir… Mekanda köşedeki bir masaya çakılıp kalmaktansa gelen geçeni görebileceğiniz orta bir masada ya da barda oturmayı tercih edin. Gelene geçene hakim bir yere oturun derken gözleriniz dört dönüp herkesi fıldır fıldır süzmeyin. WC’ye giderken ya da bardan içki alırken ortalığı kolaçan edebilirsiniz.


Kendinize müdavim mekanlar edinin, tanımadığınız biri size nerede ne zaman ulaşabileceği hakkında fikir sahibi olmuş olur. Ayrıca tarzınıza hitap etmeyen yerlere sırf piyasa olduğunu düşündüğünüz için gitmeyin! Pizzacı popüler oldu diye her gün pizza yemek, alkol sevmediğiniz halde barda soda-limon ile oyalanmak eğreti bir görüntü oluşturuyor. Zevklerinize hitap etmeyen bir yerde tanıştığınız kişi uzun vadede size ne kadar hitap edebilir?
Arkadaş kutlamaları yeni insanlarla tanışabilmeniz için biçilmiş kaftan. Doğum günleri, yılbaşı, özel gün kutlamaları sosyalleşmek için doğru tercih. En iyi arkadaşınızınkindense, özellikle ikinci çemberden tanıdığınız arkadaşlarınızın partilerini önemseyin. Tanıdık simalarla ilgilenmeyi bırakıp, çevreden haberdar olmak için kendinize şans tanıyın.


Mezunlar günü sohbetleri, film öngösterim kokteylleri, spor salonunuzun bahar aktiviteleri de ortak noktalarınızı paylaşabileceğiniz karşı cinsten insanlarla tanışma şansınzı artırır. Burada önemli olan şey, itici olacak boyutta bilmiş tavırlar içinde olmamak.
Yeme-içmeye meraklıysanız, şarap&viski tadımları bu sene çok revaçta. Butik şarapevlerinde 10 kişilik masalarda, şarap üzerine hem keyifli bir sohbet dönüyor hem de yeni insanlarla tanışma fırsatı yakalıyorsunuz. Daha sert tatlardan hoşlananlar için Galata civarındaki viski tadımları da önerilebilir.
Kurumsal bekarların yeni gözdesi iş çıkışı partileri. İş çıkışında biten günün değerlendirmesini yapmak, civar çalışanlarıyla kaynaşmak için ideal bir tercih. Dj eşliğinde içkinizi yudumlarken, asansörde karşılaştığınız o kişiye standınızda rastlayabilirsiniz. Ne de olsa iş dünyası küçük, beğendiğiniz kişinin 3. dereceden tanıdığınız çıkma ihtimali yüksek.

Kaynak: www.mymacchiato.com

2 Mart 2012 Cuma

yaseminyolundagerek OYLARINIZI BEKLİYOR

Çok uzun olmasa da 2011 Ağustos ayından itibaren 'bence' yorumuyla sizlerle birlikte olmaya çalışıyorum.
Şimdi benimde sizlerden bir isteğim, bir ricam olacak... Gazella 3 kıta bir Blogger isimli bir blog yarışması başlattı. Yaseminyolundagerek olarak biz de değerlendirme sonucu halk oylamasına kalan bloglar arasına kalmayı başardık. Sizden ricama gelince halk oylamasını da geçebilmek için sizin oylarınıza ihtiyacım bulunmakta.

‎"yaseminyolundagerek.blogspot.com" gezi blogunu "Gazella 3 kıta bir Blogger” yarışmasında desteklemek isterseniz, http://apps.facebook.com/uckitabirblogger/index.php?id=91 linkine tıklayın. Sonrasında blog ismimizin karşısında ki yıldıza tıklayarak oy kullanıyorsunuz. 3 oy kullanma hakkınız var, 3'ünü de bekliyorum. Umarım bu yolculuğu hep birlikte sizin oylarınız ile başarıyla tamamlarız.
Kimi Terk Ettiysem Unutamadı

“Bir kadının yalnızlığının sebebi, kendi kusursuzluğudur.” Altına imzamı atacak kadar benimsedim bunu ama tek başına hiçbir şey ifade etmeyen bu kelimeler, Yazar Serdar Oğuz’un kaleminde bir araya gelince, nasıl da kendini bulmuş…


“Kimi Terk Ettiysem Unutamadı” Serdar Oğuz’un son kitabının adı, yukarıdaki cümlede kitaptaki bölümlerden birinin giriş yazısı ya da bölümü anlatan bir tanımlama. Ben aşk kitabı sevmem, kitabı ilk elime aldığımda da bunun bir aşk kitabı olduğunu düşünürken, kitabın son satırını okurken ne kadar ön yargılı yaklaşmış olduğumu anladım.


Ne seyrettiğim bir filmin ne de okuduğum kitabın konusunu anlatmayı sevmiyorum, çünkü aynısının bana da yapılmasını istemem. Bu kitap zamansız bir hayatın insanoğlunun yani kadın ve erkeğin yaratıldığı andan itibaren yaşananların hikayesi. Bin yıl önce de bin yıl sonra da aynı kaderi paylaşan ikili yalnızlıklar, zamansız sevdaların hikayesi.


Kitapta herkese göre bir son olmakla beraber, benim için kitabın 3 farklı sonu bulunmakta. Öyle ki kitabın son birkaç sayfasına geldiğimde iki son karşımda dururken son cümlede 3. bir sonla karşılaştım. Kitabın her sayfasında başıma gelen olay sonunda da başıma gelmiş oldu. Okuduğunuz sayfa sizi içine alırken asıl merakınız bir sonra ki sayfada sizi neler beklediği, bu nedenle kitabın akıcılığı hikayenin zamansızlığı gibi… Kısacası ‘İkili Yalnızlıklar’ hikayesi…


Bu arada Serdar Oğuz kim mi, size kısa bir hatırlatma o zaman: Bir zamanlar televizyonda reyting rekorları kıran ‘Ihlamurlar Altında’ dizisinin tanıtımında yer alan şiirlerinin de sahibi Serdar Oğuz. Dizi de nasıl bir gizem yarattıysa aynı gizemli Serdar Oğuz’u kitapta da bulacaksınız. 


Bu arada aşağıdaki link kitabın fragmanına ait: Hayattaki duruşuna yönetmen olarak başlayan Serdar Oğuz'u bir de böyle seyredin...
http://www.youtube.com/watch?v=-OrpTjLlJis
https://twitter.com/#!/YaseminTopoglu

21 Şubat 2012 Salı

90’lar PARTİSİ KANYON COCO BİSTROT'DA

Bu parti kaçmaz arkadaşlar. Ben kaçırmayacağım ve Cuma akşamı orada olacağım. Nerede mi? Nişantaşı Leo Kulübü’nün organize ettiği 90’lar Pop Partisi 24 Şubat Cuma günü Coco Bistrot Kanyon’da gerçekleşiyor. 90’ların unutulmaz şarkılarını dinlerken, eğlenmek ve stres atmak isteyen herkes Coco Bistrot’ta buluşuyor.


Siz de 90’ları yeniden yaşamak ve nostalji yapmak istiyorsanız, 24 Şubat Cuma 20.00’dan sonra mutlaka Coco Bistrot’a uğrayın! Nişantaşı Leo’lu gençlerin parti sloganı ise “Kanyon 90’larda dutluktu.” 90’larda doğanlar,koşanlar ve coşanları bekliyoruz.

Adres: Coco Bistrot Kanyon Giriş Katı No:118-131

29 Ocak 2012 Pazar

MADAM TUSSAUDS İÇİN LONDRA'MI, AMSTERDAM'I MI?


Balmumu heykeller ile tanışmam ne zaman oldu hatırlamıyorum. Tanışma dedimse ilk gördüğüm andan bahsetmiyorum, bilgisel olarak ilk haşır-neşir olmaktan bahsediyorum. Çocukluğumda gazetelerde ilk olarak o balmumu heykellerini gördüğüm zaman, mutlaka bir Madam Tussauds Müzesi gezmeyi aklıma koymuştum. Tarihe olan merakımdan dolayı hem geçmiş hem de günümüze ait birçok ünlü kişinin balmumundan heykeli sanki gerçekmiş gibiydi, işte ne olursa o gerçekliği görmeliydim.

                                         (Londra)
Balmumundan heykel ustası olan Madam Marie Tussauds tarafından kurulan Madam Tussauds Müzesi’nin merkezi Londra’dadır. Bildiğim kadarıyla da Amsterdam, New York, Honk Kong, Los Angeles, Hollywood, Berlin ve Şangay gibi kentlerde de şubeleri vardır.
                                        (Amsterdam)
Ben merkezi yani Londra’daki Madam Tussauds Müzesi’rnin gezmedik köşesini ve fotoğraf çektirmediğim heykel kalmadı. Bir tek Mustafa Kemal Atatürk’ün heykeli bakımda olduğu için fotoğraf çektiremedim ve içimde ukde olarak kaldı. Merkez olmasından dolayı bilemem ama heykeller tam manasıyla kişilerin birebir kopyası gibiydi.
                                       (Amsterdam)
Aklınıza gelecek her isim var müzede. Devlet adamlarından kraliyet ailelerine, sanat dünyasından spor dünyasına; bilim adamından yazara, şarkıcıdan oyuncuya kadar herkes orada…
                                           (Londra)
Heykellerin gerçekliğinden bahsetmişken Amy Winehouse hiç beklenmedik bir anda öldüğünde, müzede Winehouse’un balmumu heykeli ile çektirdiğim fotoğrafımı facebook profil fotoğrafı yapmıştım. Bunun üzerine bir arkadaşım şaşırmış bir vaziyette Amy ile nerede tanıştığımı ve nasıl fotoğraf çektirdiğimi merak etmiştim. Yani o derecek gerçek gibiydi bu heykeller.

                
(Sol Fotoğraf: Amsterdam - Sağ Fotoğraf: Londra)  
Amsterdam'daki Brad Pitt'i ise görünce yılların aşkı tarafından ihanete uğramış gibi hissettim kendimi. Brad Pitt kendini görünce ne hissetmiştir. Daha görmediyse de kesinlikte görmesini tavsiye etmem, kendinden bile soğuyabilir.

                         (Sol Fotoğraf: Londra - Sağ Fotoğraf: Amsterdam)
Ancak müzenin şubelerinden biri bulunan Amsterdam için aynı gerçeklikten bahsedemeyeceğim. Fotoğraflarda da gördüğünüz gerçeklik yerine bence tam bir yapaylık söz konusu. 
                                        (Amsterdam)
Hele o David Beckham’ın karın baklavaları nedir öyle? Sanki balmumu değil de, plastikten yapılma oyuncak bebek gibi duruyorlar. Çoğu heykelinde benzemediğini de üstüne basa basa söylemek istiyorum.
                                         (Londra)
Amsterdam’ın Londra’dan tek üstünlüğü Madonna heykelinde olmuş. Çünkü Londra’da Madonna’yı gördüğüm zaman benzetememiştim ama Amsterdam’daki çok iyi çalışılmış.
                                       (Amsterdam)
İşte benden size bir tavsiye; bir gün olurda bir Madam Tussauds Müzesi’ni gezmeye, görmeye karar verirseniz, tercihiniz Londra’da bulunan müzenin merkezi olsun. Benden söylemesi, sonra pişmanlık haline sokmayın kendinizi.
https://twitter.com/#!/YaseminTopoglu 

28 Ocak 2012 Cumartesi

Bu Ay Tercihiniz ‘Yanık’dan Yana Olsun
İşlerim ne kadar yoğun olursa olsun eskiden her sezon tüm tiyatro oyunlarını takip ederdim, sezon sonunda da görmediğim oyun kalmazdı. Biletlerin ilk satışa çıktığı gün hemen internetten biletimi alırdım. Tüm salonları da bildiğim için oyun en iyi hangi koltuktan seyredilir bilirdim, zaten biletler çıktığı anda aldığım için sıra numaram 1 en fazla 2 olurdu. Hala da böyle devam ediyor demeyi çok isterdim ama açık sözlü bir tavır sergilersem veyahut öz eleştiri yaparsam, tamamıyla benim tembelliğimden ya da ihmalliğimden artık sezonun her oyununa gidemiyorum.
Neyse lafı uzatmayalım sizlere bu blogda test etmediğim hiçbir şeyi yazmayacağımı ya da önermeyeceğimi taahhüt etmiştim. Sözümde de durmak için oldukça çabalıyorum dersem yalan olmaz hatta uzun zaman post giremememe sebep olsa bile.
İşte size hafta içi ya da hafta sonu keyifle izleyebileceğiniz bir oyundan bahsetmek istiyorum. İstanbul Devlet Tiyatroları tarafından sahnelenen ‘Yanık’ hem oyuncu kadrosu hem de hikayesiyle sizi içine hapsediyor. En önemli özelliği ise acımasız sürpriz bir sona sahip olması. Müzikler ise süper. Hikayenin en can alıcı noktalarından biri olarak görülebilir. Dekor ise ona keza aynı titizlikle hazırlanmış. 
Oyunun bence ana cümlesi ya da ana teması ‘Birlikte olduğumuz sürece her şey yolunda.” cümlesinde gizli. Bir annenin birden bire konuşmamaya yemin ederek, yıllar süren, derin bir sessizliğe gömülmesiyle başlıyor. Ancak annenin ölüm üzerine ikiz çocukları bu sessizliğin kaynağını araştırmak zorunda kalırlar. Hiçbir zaman tanımadıkları babalarını ve varlığından bile haberdar olmadıkları ağabeylerini bulmak zorundadırlar. İşte acımasız sürpriz sonun başlangıcı da burada başlıyor.  
Oyunun tek eksi yanı biraz uzun olması. 2 perde olarak sahnelenen oyun 2 saat 40 dakika sürüyor. Bunun için size bir öneri oyun başlamadan tuvalete gidin ve suyunuzu da yanınızda bulundurun.

11 Ocak 2012 Çarşamba

İlk Yemekte İyi Görünmek, İyi Hissetmek için 10 özel öneri:


Hoşlandığınız ya da yakınlık duyduğunuz kişiyle ilk defa mı yemeğe gidiyorsunuz? O zaman ne kadınlar afet-i devran güzelliklerine, ne de erkekler Kazanova karizmalarına güvenmesinler. Ufak bir çatal hareketi ya da gereksiz bir gülüş her şeyi mahvedebilir…
O zaman, ilk yemek randevusunda ne yapmak gerekir, diyorsanız, buyurun mymacchiato.com’dan altın değerinde 10 öneri.

1-   Belirlenen saatte gecikmeden mekanda olun. Bekletilmeniz durumunda ne hissedeceğinizi düşünüp empati kurun, gecikmeyin.

2-   Kıyafetinizi mekanın genel atmosferine uygun, klasik ve şık renklerde seçin. Olası aksiliklerden kaçınmak için yeni bir takım almak yerine daha önce de kullandığınız ve içinde kendinizi rahat hissettiğiniz bir takım tercih edin.

3-   Kişisel bakımınıza özen gösterin. Bayanlar, saç ve makyajın yanı sıra tırnak bakımına da dikkat edin! Erkekler biryantin vb. saçı yağlı gösteren ürünlerden uzak durun!

4-   Buluşma mekanını önceden keşfe çıkın. Hiç gitmediğiniz bir mekan ise imkanlarınız dahilinde mekanı önceden ziyaret edin ya da internetten menü, vale parking vb. hizmetleri araştırın.


5-   Zor menüler seçmeyin. Spaghetti gibi yemekte zorlanabileceğiniz zahmetli menüler seçmeyin; bir yandan spagetti sosuyla savaşmayın. Çorba, schnitzel, biftek gibi güvenli yemekler tercih edin.

6-   İlk yemeğiniz olduğunu her zaman aklınızda tutun. Öğle yemeği ise siparişi verdikten hemen sonra, akşam yemeği ise ana yemeğin bitiminde  onunla ilgili detayları konuştuğunuzdan  emin olun.

7-   Cep telefonunuzu sessize alın. Cevap vermeniz gereken önemli bir telefon gelirse masadakilerden izin isteyin ve konuşma bitiminde özür dilemeyi unutmayın.


8-   Güler yüzlü olun, konuşurken ve karşınızdakini dinlerken göz temasından kaçınmayın. Pozitif olmak, kendine güvenmek, karşınızdakini dinlediğinizi ve anladığınızı hissettirmek çok önemli. Vücut dilinizi etkin kullanın.


9-   Gereksiz el kol hareketleri, diğer masaların da duyacağı şekilde yüksek ve abartılı ses tonunda konuşmaktan kaçının.

10- Yemek bitiminde vedalaşın ve memnuniyetinizi teşekkür ederek gösterin.