29 Ocak 2012 Pazar

MADAM TUSSAUDS İÇİN LONDRA'MI, AMSTERDAM'I MI?


Balmumu heykeller ile tanışmam ne zaman oldu hatırlamıyorum. Tanışma dedimse ilk gördüğüm andan bahsetmiyorum, bilgisel olarak ilk haşır-neşir olmaktan bahsediyorum. Çocukluğumda gazetelerde ilk olarak o balmumu heykellerini gördüğüm zaman, mutlaka bir Madam Tussauds Müzesi gezmeyi aklıma koymuştum. Tarihe olan merakımdan dolayı hem geçmiş hem de günümüze ait birçok ünlü kişinin balmumundan heykeli sanki gerçekmiş gibiydi, işte ne olursa o gerçekliği görmeliydim.

                                         (Londra)
Balmumundan heykel ustası olan Madam Marie Tussauds tarafından kurulan Madam Tussauds Müzesi’nin merkezi Londra’dadır. Bildiğim kadarıyla da Amsterdam, New York, Honk Kong, Los Angeles, Hollywood, Berlin ve Şangay gibi kentlerde de şubeleri vardır.
                                        (Amsterdam)
Ben merkezi yani Londra’daki Madam Tussauds Müzesi’rnin gezmedik köşesini ve fotoğraf çektirmediğim heykel kalmadı. Bir tek Mustafa Kemal Atatürk’ün heykeli bakımda olduğu için fotoğraf çektiremedim ve içimde ukde olarak kaldı. Merkez olmasından dolayı bilemem ama heykeller tam manasıyla kişilerin birebir kopyası gibiydi.
                                       (Amsterdam)
Aklınıza gelecek her isim var müzede. Devlet adamlarından kraliyet ailelerine, sanat dünyasından spor dünyasına; bilim adamından yazara, şarkıcıdan oyuncuya kadar herkes orada…
                                           (Londra)
Heykellerin gerçekliğinden bahsetmişken Amy Winehouse hiç beklenmedik bir anda öldüğünde, müzede Winehouse’un balmumu heykeli ile çektirdiğim fotoğrafımı facebook profil fotoğrafı yapmıştım. Bunun üzerine bir arkadaşım şaşırmış bir vaziyette Amy ile nerede tanıştığımı ve nasıl fotoğraf çektirdiğimi merak etmiştim. Yani o derecek gerçek gibiydi bu heykeller.

                
(Sol Fotoğraf: Amsterdam - Sağ Fotoğraf: Londra)  
Amsterdam'daki Brad Pitt'i ise görünce yılların aşkı tarafından ihanete uğramış gibi hissettim kendimi. Brad Pitt kendini görünce ne hissetmiştir. Daha görmediyse de kesinlikte görmesini tavsiye etmem, kendinden bile soğuyabilir.

                         (Sol Fotoğraf: Londra - Sağ Fotoğraf: Amsterdam)
Ancak müzenin şubelerinden biri bulunan Amsterdam için aynı gerçeklikten bahsedemeyeceğim. Fotoğraflarda da gördüğünüz gerçeklik yerine bence tam bir yapaylık söz konusu. 
                                        (Amsterdam)
Hele o David Beckham’ın karın baklavaları nedir öyle? Sanki balmumu değil de, plastikten yapılma oyuncak bebek gibi duruyorlar. Çoğu heykelinde benzemediğini de üstüne basa basa söylemek istiyorum.
                                         (Londra)
Amsterdam’ın Londra’dan tek üstünlüğü Madonna heykelinde olmuş. Çünkü Londra’da Madonna’yı gördüğüm zaman benzetememiştim ama Amsterdam’daki çok iyi çalışılmış.
                                       (Amsterdam)
İşte benden size bir tavsiye; bir gün olurda bir Madam Tussauds Müzesi’ni gezmeye, görmeye karar verirseniz, tercihiniz Londra’da bulunan müzenin merkezi olsun. Benden söylemesi, sonra pişmanlık haline sokmayın kendinizi.
https://twitter.com/#!/YaseminTopoglu 

28 Ocak 2012 Cumartesi

Bu Ay Tercihiniz ‘Yanık’dan Yana Olsun
İşlerim ne kadar yoğun olursa olsun eskiden her sezon tüm tiyatro oyunlarını takip ederdim, sezon sonunda da görmediğim oyun kalmazdı. Biletlerin ilk satışa çıktığı gün hemen internetten biletimi alırdım. Tüm salonları da bildiğim için oyun en iyi hangi koltuktan seyredilir bilirdim, zaten biletler çıktığı anda aldığım için sıra numaram 1 en fazla 2 olurdu. Hala da böyle devam ediyor demeyi çok isterdim ama açık sözlü bir tavır sergilersem veyahut öz eleştiri yaparsam, tamamıyla benim tembelliğimden ya da ihmalliğimden artık sezonun her oyununa gidemiyorum.
Neyse lafı uzatmayalım sizlere bu blogda test etmediğim hiçbir şeyi yazmayacağımı ya da önermeyeceğimi taahhüt etmiştim. Sözümde de durmak için oldukça çabalıyorum dersem yalan olmaz hatta uzun zaman post giremememe sebep olsa bile.
İşte size hafta içi ya da hafta sonu keyifle izleyebileceğiniz bir oyundan bahsetmek istiyorum. İstanbul Devlet Tiyatroları tarafından sahnelenen ‘Yanık’ hem oyuncu kadrosu hem de hikayesiyle sizi içine hapsediyor. En önemli özelliği ise acımasız sürpriz bir sona sahip olması. Müzikler ise süper. Hikayenin en can alıcı noktalarından biri olarak görülebilir. Dekor ise ona keza aynı titizlikle hazırlanmış. 
Oyunun bence ana cümlesi ya da ana teması ‘Birlikte olduğumuz sürece her şey yolunda.” cümlesinde gizli. Bir annenin birden bire konuşmamaya yemin ederek, yıllar süren, derin bir sessizliğe gömülmesiyle başlıyor. Ancak annenin ölüm üzerine ikiz çocukları bu sessizliğin kaynağını araştırmak zorunda kalırlar. Hiçbir zaman tanımadıkları babalarını ve varlığından bile haberdar olmadıkları ağabeylerini bulmak zorundadırlar. İşte acımasız sürpriz sonun başlangıcı da burada başlıyor.  
Oyunun tek eksi yanı biraz uzun olması. 2 perde olarak sahnelenen oyun 2 saat 40 dakika sürüyor. Bunun için size bir öneri oyun başlamadan tuvalete gidin ve suyunuzu da yanınızda bulundurun.

11 Ocak 2012 Çarşamba

İlk Yemekte İyi Görünmek, İyi Hissetmek için 10 özel öneri:


Hoşlandığınız ya da yakınlık duyduğunuz kişiyle ilk defa mı yemeğe gidiyorsunuz? O zaman ne kadınlar afet-i devran güzelliklerine, ne de erkekler Kazanova karizmalarına güvenmesinler. Ufak bir çatal hareketi ya da gereksiz bir gülüş her şeyi mahvedebilir…
O zaman, ilk yemek randevusunda ne yapmak gerekir, diyorsanız, buyurun mymacchiato.com’dan altın değerinde 10 öneri.

1-   Belirlenen saatte gecikmeden mekanda olun. Bekletilmeniz durumunda ne hissedeceğinizi düşünüp empati kurun, gecikmeyin.

2-   Kıyafetinizi mekanın genel atmosferine uygun, klasik ve şık renklerde seçin. Olası aksiliklerden kaçınmak için yeni bir takım almak yerine daha önce de kullandığınız ve içinde kendinizi rahat hissettiğiniz bir takım tercih edin.

3-   Kişisel bakımınıza özen gösterin. Bayanlar, saç ve makyajın yanı sıra tırnak bakımına da dikkat edin! Erkekler biryantin vb. saçı yağlı gösteren ürünlerden uzak durun!

4-   Buluşma mekanını önceden keşfe çıkın. Hiç gitmediğiniz bir mekan ise imkanlarınız dahilinde mekanı önceden ziyaret edin ya da internetten menü, vale parking vb. hizmetleri araştırın.


5-   Zor menüler seçmeyin. Spaghetti gibi yemekte zorlanabileceğiniz zahmetli menüler seçmeyin; bir yandan spagetti sosuyla savaşmayın. Çorba, schnitzel, biftek gibi güvenli yemekler tercih edin.

6-   İlk yemeğiniz olduğunu her zaman aklınızda tutun. Öğle yemeği ise siparişi verdikten hemen sonra, akşam yemeği ise ana yemeğin bitiminde  onunla ilgili detayları konuştuğunuzdan  emin olun.

7-   Cep telefonunuzu sessize alın. Cevap vermeniz gereken önemli bir telefon gelirse masadakilerden izin isteyin ve konuşma bitiminde özür dilemeyi unutmayın.


8-   Güler yüzlü olun, konuşurken ve karşınızdakini dinlerken göz temasından kaçınmayın. Pozitif olmak, kendine güvenmek, karşınızdakini dinlediğinizi ve anladığınızı hissettirmek çok önemli. Vücut dilinizi etkin kullanın.


9-   Gereksiz el kol hareketleri, diğer masaların da duyacağı şekilde yüksek ve abartılı ses tonunda konuşmaktan kaçının.

10- Yemek bitiminde vedalaşın ve memnuniyetinizi teşekkür ederek gösterin.