JEREZ YOLLARINDA AUDİ RÜZGARI
PART II
Biliyorum 1. bölümü yazmamın üstünden neredeyse 1 ay geçti. Ama ülkemizde yaşanan terör olayları, Van depremi gibi doğal afetler kendi isteğimle ve beni sosyal hayatın gerisine itti. Van depremi için bazı yerlerde aktif olarak da çalıştığım günlerde tam manasıyla vicdanımı ve nefsimi doyurduğumu söylemek isterim.
Ancak hayat devam ediyor, hepimizin farklı sorumlulukları var ancak kendimize özel sorumluluklarımızı yerine getirirken, insanlığımızı, insanımızı ve insanları unutmamayı diliyorum. Bugün başkasına yarın bize derken bile karşılık iç güdüsünü bir kenara bırakalım lütfen…
(Sonunda bir İspanyol görebildik)
Artık Jerez yollarındaki Audi turumuza devam edelim diyorum. Jerez’in, Türkiye’nin bir köyünden ya da mimari yapısı, evleri, sokakları ve havasıyla Alaçatı’dan farkı yok. Pasaport ve vize kontrolünden geçmemiş olsanız Jerez yerine kendinize Alaçatı havası yaratabilirsiniz. Bunu yazının girişine bir ön bilgi olarak yazıyorum ki fotoğraflara baktığınızda şaşırmayın…
(İşte Ö.B.G.Z. dizisindeki ağaçlıklı yol)
Brifing alanından devam edelim turumuza, önce Audi yetkililerinden teknik ve tasarım hakkında bilgi alıyoruz. Anlıyorum ki; Doğuş Grubu tarafından Türkiye’ye getirilen Audi’nin, A5 serisini artık yollarda daha gelişmiş bir teknik donanım, tasarım açısından ise çok farklı bir makyaj ile takip edeceğiz. Etkileyici tasarımın yanı sıra güç ve verimlilik adına da yenilenen Audi A5, otomobil kullanmayı sevenler için sürüş keyfi açısından teknolojik donanımla yenilenirken görsel bakımdan da erkekler kadar bayanlarında ilgisini çekeceğe benziyor. Özellikle kırmızı ya da beyaz olsun bir Cabriolet’in her kadına yakışacağı düşüncesindeyim.
(Veee benim otomobilim: Kırmızı Cabriolet)
Sıra geldi test sürüşüne. Yolculuğumuzu daha keyifli hale getirmek adına teste sürüşüne Arzu Sözeri, Mahmut Hayırlıoğlu ve ben olmak üzere 3 kişi çıkıyoruz. Kim tutar bizi edasıyla basıyoruz gaza. Öncelikle test sürüşü için Jerez yolları biraz dar olsa da kullandığınız otomobili her yönüyle test etme adına iyi seçilmiş bir tercih diyebiliriz. Dar yollara rağmen test anlamında çok önemli bir özelliği ise köy yollarının bile dümdüz olması. İnsan, “keşke böyle bir otomobile sahip olunca bir de böyle güzel yollarda kullanabilsek” diye düşünüyor.
Jerez de la Frontera sokaklarında kimseyi görmek mümkün değil. Sanırız İspanyollar siestadalar. Tam bir bozkır hakim. Ancak küçük bir not küçük dar bir ağaçlıklı yol var ve aynı Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinde Soner ve Aylin aşkının tavana vurduğu sahnenin çekildiği yerin aynısı. Ne de olsa Akdeniz’deyiz değil mi?
(Fimlerdeki gibi ıssız bir bozkırda ıssız bir benzinci)
Bu arada test sürüşüne devam ederken ve bir İspanyol görmeyi amaç edinirken yine uzun bozkırlarda yer alan otobanlar gibi bir benzin istasyonu görüyoruz. İstasyon demek mübalağ ama sanki her an bir ‘Amigo’yla karşılaşacaksınız hissi veriyor bu istasyon size. İlk kullandığımız araç A5. Güçlü bir tork değerine sahip. Gaza basınca koltuğa yapışıyorsunuz. Sürüş esnasında ise en büyük yardımcınız olan aynalar çok rahat arka kısmı gösteriyor. Yeni modelin en belirgin özelliği ise tasarımı. Önceki model daha yuvarlak hatlara sahipken bu yeni modelde daha keskin çizgiler görmek mümkün.
(Emekli Ali amca ile Hüsam emmi emekliliğin tadını çıkarıyor)
Kullanım açısından da oldukça güvenli, virajlarda araç beton gibi yere yapışıyor. Kesinlikle yoldan çıkmak gibi bir durum söz konusu değil. Bu da Audi'nin 4 çeker sistemi olan quattro sayesinde gerçekleşiyor. Bu arada Drive Select isminde bir buton var. Bu buton dynamic, comfort vs. gibi bir sürü özellikle donatılmış. O farklı konfigirasyonlara göre ise süspansiyon sertleşip yumuşuyor, hava ve benzin değerlerinde farklılık gerçekleşerek performansı artıyor. Bir bakıma aracın karakteri değişiyor diyebiliriz.
İlk test sürüşümüz sona eriyor ve istikamet tekrar brifing alanı. Devamlı brifing alanı diyorum ama burayı resmi bir konferans salonu gibi düşünmeyin. Bildiğiniz İspanyol bir siesta mekanı. Bahçesinde akan çeşmesi, taş duvarları ile belki de kısmi bir Kapadokya. Neyse buraya dönmemizin amacı zil çalan mideler. Jerez’in en bilinen yemeği karides ve deniz ürünleri. Böylece ilk köpek balığını da yeme şansına sahip oldum. Üstüne bir de İspanyol kahvesi, hava deseniz şahane, daha ne ister insan?
(Brifing alanından bir bölüm)
Artık otelimize doğru yola çıkma vakti geldi. Kirlenmek ne kadar güzel olsa da bir banyo her zaman iyi gelir, hele ki bir de iki günün yorgunluğu olunca insanın üstünde. Otele giderken kullandığımız model ise benim favorim. Yani sırada benim otomobilim var. Öncelikle rengi kırmızı ya da beyaz olsun kesinlikle A5 Cabriolet’in yakışmadığı bir kadın düşünemiyorum. Teknik ve tasarım her şeyiyle mükemmel. Özellikle tasarıma ve görüntüye daha çok dikkat eden kadınlar için vazgeçilmez bir model olabilir. Konfor deseniz üst sınırda.
(Otelimiz Fairplay Golf Hotel&Spa, lombaklar dolaşıyor demiştim)
Şoför koltuğunda, sağ tarafta ya da arkada oturmanız konfor açısından hiçbir şey fark ettirmez. Arka koltukta ön kadar geniş bir yapıya sahip. Jerez yollarında bir çok fotoğrafı da arka koltuktan çektiğimi söyleyebilirim. Cabriolet’in sınıfındaki en iddialı model olduğu bile söylenebilir. Müzik sistemi ise üstü açık bir model için oldukça etkileyici. Tercihiniz ister klasik, ister rock, ister pop olsun bu modele her şey yakışır. Hem de bir de üstü açık halde hareket halindeyseniz. Bu arada evlerin hepsi balkonlu, mutlaka çiçekli ve beyaz. Zaten Jerez’in karidesten sonra ikinci özelliği evleri. Otel yolunda inanmayacaksınız belki ama bir köy kahvesine rastladık. İçeride oturanlar aynı bizim Hüsam emmi, ya da emekli Ali amca. Belki de Jerez de beni en çok şaşırtan bu köy kahvesi oldu diyebilirim.
(Otel manzarasından bir kesit)
Sonunda bir golf oteli olan Fairplay Golf Hotel&Spa’ya varıyoruz. Otel de manzara süper, odalar harika ve lobide lombaklar dolaşıyor. Fotoğraflara bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bu arada 2 oda 1 salon süit bir oda da kalıyorum. Eski ile yeninin karışımı. Tam bana göre. Dolaplar ahşap, duvardaki tablolar korku filmlerindeki gibi eskiyi hatırlatırken gizemli bir hava yaratıyor. Bu arada balkon manzaram ise dinlendirici. Ayrıca Jerez’in 20 kilometreden fazla bir deniz kıyısı olduğunu söylemeliyim.
Neyse sırada kokteyl var. Kokteyle giderken hatta akşam odama dönerken anladım ki bu otel gerçekten esrarengiz yarım saat dolaştım ama odamı yine de bulamadım. Sağ olsun resepsiyonist arkadaşlar. Kokteyl ikramımız tabii ki şampanya ya da ne isterseniz ama sanırım İspanyol çok az yemek yiyorlar. Pek biz Türklere göre değil, yemek ve kokteyl mönüsü. Şamata, sohbet derken çok güzel bir günün ardından çok güzel bir akşam geçirdik. Ertesi sabah ise saat 07.00 olmasına rağmen kahvaltımızı karanlıkta yaptık. Yani hava geç karardığı gibi geç de aydınlanıyor.
(Kokteyl zamanı)
Otelden ayrılma vakti son test sürüşümüz otomobilimiz ise S5. S5 modeli için söze “egzoz sesi müthiş” diye başlamak istiyorum. 0-100 hızlanma değeri 4.9 saniye. Motor için söylenecek pek fazla bir şey yok. Hem çok seri hızlanıyor hem de az yakıt tüketiyor. Yüksek hızlarda bile çok stabil. Ortalama yakıt tüketim değeri 100 kilometrede 8.1 litre.
(Fotoğraf çektirmeye doyamadık)
Jerez’den tekrar Münih sınırları içerisindeyiz ve o kadar şanslıyız ki ekip olarak Oktoberfest’in ilk gününe rast geliyoruz. Münih uluslararası havaalanında kutlamalar başlamış bile. Danslar; müzikler ve biranın yüzlerce farklı çeşidi. Biz de Türkler olarak kutlamalara katkıda bulunduk tabii ki…
(Münih Havaalanı ve Oktoberfest kutlamaları)
Münih Havaalanı Oktoberfest olmasa da çok renkli. Özellikle üstü hem kapalı hem de açık olara dizayn edilen alanda yer alan heykeller ilgi çekici. Artık yolculuğu tamamlama zamanı, İstanbul’a dönme vakti. Yolculukta birlikte olduğum tüm arkadaşlara teşekkür ederim, güler yüzleri ve samimiyetleri için onlar kim mi? Volkan, Arzu, Özgür, Onur, Mahmut, Fahir, Volkan D., Doğan, Oktay, Gökhan, Tarık, Burak.
Aslında bu ikinci bölüm kestiğim bölümlerle birlikte bir 3. bölümü de içine alırdı ancak daha fazla uzatmak istemedim. 2. bölüm sanırım zaten gereğinden fazla uzun oldu ama artık anlayışlı davranırsınız diye umuyorum. O zaman başka bir gezi hikayesinde görüşmek üzere diyorum. ADİOS…http://twitter.com/#!/YaseminTopoglu