22 Ağustos 2011 Pazartesi

HAFTA SONUNUN MUHTEŞEMLİĞİ
İŞTE BÖYLE OLUR

Hava  sıcak, deniz sıcak, insanlar sıcak… Ne gelir bu cümlenin arkasından derseniz deniz, kum, güneş, yani yaz ve muhteşem bir hafta sonu. Benim hafta sonunum muhteşemliğinin ise bunlarla hiç alakası yok. Ben mükemmel bir cumartesi akşamı, birçok kimsenin canlı olarak izleyemeyeceği, dinleyemeyeceği bir müzik ve orkestra ile ruhum klasik müziğe doydu diyebilirim…
 Cumartesi akşamı (9 Temmuz) Bodrum – Turgutreis marinadayız. Yaz akşamının nev-i şahsına münhasır, tüylerinizi diken diken etmeyen, klasik esintisi hakim. D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’ndeyiz. Geceye önce kokteyl ile başlıyoruz Turgutreis’in o kendine özgü kokusu eşliğinde ve arka fonda klasik müzik dinletisi. Kokteylde birçok ünlü isim var. Ancak benim en dikkatimi çeken İzzet Günay oldu. Türk sinemasının yakışıklı hala yakışıklı ama artık babacan bir yakışıklılık gelmiş üzerine. Yılların eskitemediği kendi tabiriyle Halit Ağabey’de  (Halit Kıvanç) kokteyldeki konuklar arasında.
Saat 21.00’da başlayacak konser için alana doğru geçiyoruz. Bu sefer ünlü konukların daha yoğun olduğunu görüyoruz. Şarık Tara, Hayırlı Sabancı, Yıldız Kenter, Güneri Civaoğlu, İmren Aykut, Aytaç Yalman… Hepsi de klasik müziğin doyumsuz dinginliğine kapılmak üzere konserin başlamasını bekliyor.
Ve işte beklenen an Moskova Tchaikovsky Senfoni Orkestrası ünlü şef Vladimir Fedoseyev yönetiminde sahnedeki yerini aldı. Orkestra büyük bir jest yaparak konsere Cemal Reşit Rey’in ‘Türkiyem’ yapıtıyla başladı. Daha sonra Tchaikovski’nin Mevsimler’İni ve Eugene Onegin Operası’ndan ise Polonaise ve Waltz’ini çaldı. Bunların dışında Glinka’nın Waltz – Fantazy’si ile Borodin’in ünlü Poloveç danslarını da seslendirdiler. Nasıl bir muhteşem yorum diye anlatmaya başlasam kelimeler ve cümlenin yavan kalacağını bildiğimden böyle bir şeye girmek bile istemiyorum. Muhteşem, olağanüstü,  mükemmel kelimelerinin hep bir daha fazlası asla aslında. Bence hayatta ki en büyük uyumlardan bir tanesi de klasik müzik de sanırım. Kemanların, çelloların, kontrabasların andaki aynı hareketleri , ancak çıkan ayrı sesleri, işte binlerce insanın aynı anda duyduğu aynı ses, ayrı duygu yoğunluğu…
Konserin diğer önemli bir ismi ise bugün dünyanın iki numarası olarak kabul ediliyor. Ama kimine göre birinci de olabilir. Ünlü Çellist Mischa Maisky. Maisky orkestra eşliğinde Tchakovsky’nin Nocturne’nünü ve Rokoko varyasyonlarını çaldı. Çaldı mı, sadece notaları yerli yerinde doğru yerde mi bastı yoksa tamamı ile yaşadı mı bilinmez… Ancak Maisky için şunu söylemek isterim ki sanki Tchaikovsky’nin ne demek istediğini, notalara geçirdiği hislerini, bilir ve tüm ihtişamıyla yaşar gibiydi. Öyle ki Maisky bu duyguyu seyirciye de aktarabilen önemli bir isim.
Açıkçası 2 saat konser ne zaman başladı, bitti, zaman nasıl geçti hiç anlamadım. Ritme ve duyguya kendinizi kaptırmanıza gerek yok, zaten o sizi alıp götürmek istediği yere götürüp, bırakıyor. Gittiğiniz yerden gelmesi ise çok zor. Orkestra doğal olarak verdiği muhteşem konserin etkisiyle ayakta alkışlandı. Yaklaşık 5 bin kişilik bir alkış grubunu kıramadı ve orkestra 2 kere bis yapmak zorunda kaldı. Aslında seyircinin 2’den sonra devam isteği alkışlardan belliydi ama 2 saatlik bir performanstan sonra orkestranın yorgunluğunu göz ardı etmemek gerekiyordu.
D-Marin Turgutreis Klasik Müzik Festivali 7 yıldır aralıksız olarak devam ediyor.  Son 2 yıldır da yani Q’en magazin dergisi yayın hayatına başladığından itibaren ben de takip ediyorum. Benim için her yıl sabırsızlıkla beklediğim bir organizasyon.
Konserle ilgili birkaç önemli noktaya da değinmek istiyorum. Konserlerin yani organizasyonun tüm ayakları Doğuş Grubu tarafından finanse ediliyor. Şimdi Doğuş Grubu’nun bu yöntemle reklamını yaptığını düşünebilirsiniz ancak amaç hiç de öyle değil. Bir kere buradaki ilk amaç özellikle gençlerde klasik müzik olgusunu yerleştirmek ve sevdirebilmek. İkincisi ise bilet satışlarının gelirinin tamamı Tohum Otizm Vakfı’na bağışlanıyor. O zaman burada kim kazanıyor dersek; sanat kazanıyor, gençlik kazanıyor, sosyal bir proje kazanıyor ve bırakında Doğuş Grubu’da böylesine bir organizasyonun yarattığı haklı gururdan kendi üstüne düşen payı alsın.
Bu arada konser dizisi 4 gün devam ediyor. Organizasyonda yer alan sanatçılara bakıp da bilet fiyatlarının uçuk rakamlar olduğunu düşünmeyin. Günlük 20 TL, 4 günlük kombine alırsanız ise 70 TL.
Bu arada Lobby Halkla İlişkiler’den Tuba Güven Saral, Nazmi Belge, Onur Anbarcıya ve Doğuş Holding Kurumsal İletişim Bölüm Müdürü Deniz Bayel Feyizoğlu’nun’da ev sahipliğine teşekkür etmeden geçmek istemiyorum. Beni böyle bir organizasyona davet ettikleri için değil sakın yanlış anlaşılmasın çünkü bunun üzerine atlayacak birçok gazeteci tanıyorum. Benim teşekkürüm her şeye rağmen böyle bir organizasyonda onlarında pay sahibi olmalarından… Onlar tam da böyle organizasyona yakışan ruh ikizi eşler gibi bir ekip. 


Kısacası Bodrum’da yaşıyorsanız derim ki ailenizi alarak bir günde olsa ruhunuzu doyurmaya bakın. Adres belli: D-Marin Turgutreis.http://twitter.com/#!/YaseminTopoglu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder