8 Ekim 2011 Cumartesi

JEREZ YOLLARINDA AUDİ RÜZGARI
PART 1

Hayatta yapmayı en sevdiğim aktivitelerden biridir bavul hazırlamak. Hele ki ortaya çıktığı zaman evde paylaşılamayan kırmızı bir bavul var ki, onu hazırlıyorsam keyfime diyecek yoktur. Çünkü kabin bagajı boyutlarında olan kırmızı bavulun ortaya çıkması demek iş için yurt içi ya da yurt dışına çıkmam demektir. Ya bir konsere ya bir açılışa ya da bir tanıtıma doğru yol alacağımın işaretidir.

İşte geçen Eylül ayında da bu kırmızı bavul İspanya-Jerez’e doğru yol almak üzere yeniden hazırlandı. Jerez F1 pilotlarının antrenman yeri olarak geçmekte. Ne işin vardı orada diyorsanız, işimin F1’le hiçbir alakası yoktu ancak yine hız ve teknoloji ile ilgiliydi. Bir de kadınların en önemli konularından biri olan makyajla. Şimdi bunların bir araya getirseniz hiçbir şey çıkmaz ortaya biliyorum. Yolculuğun amacı Jerez yollarında Audi rüzgarı estirmekti. Audi  hem teknik hem de görsel bakımdan yenilenen yani makyajlanan A5 serisini İspanya’nın Jerez de la Frontera şehrinde tanıttı.

Birçok ülkeden uluslararası basın mensuplarının da katıldığı lansmanda Türkiye’den de birçok otomobil editörü davetliydi. Ben ve Doğan Dergi grubundan Arzu Sözeri hariç. Biz de yeni A5’i birer kadın gözü, detaycılığı ve bir kadın hissiyatıyla test ettik. Ancak ben gezinin en başına dönerek size farklı bir lansman, farklı bir yolculuk, farklı bir Audi A5 izlenimlerimi anlatmak istiyorum.

Uçak yolculuklarımı daima sabahın erken saatlerinde yapan ben doğal olarak İstanbul’un gün ortası trafiğini göz önüne almadan yola çıkınca yaşadığım stres ötesi paniği tahmin bile edemezsiniz. Çünkü daha gidip check-in yaptıracağım ve bavulumu bagaja teslim edeceğim. Atatürk Havalimanı’ndan uçuyorsanız eğer bunun hiç de kolay olmadığını bilirsiniz. Ben küçücük bir kabin bagajı için sıra beklerken önümdeki kuyrukta kişi başına 4-5 bavul olduğunu görmek ise paha biçilmez. Sıra da Lobby Pr’dan Volkan Bakaç’la buluşmak var...

Tam uçağın koridorlarında ilerlerken aldığım tarif üzerine Volkan’ı uzaktan keşfediyorum. Tüm basın mensupları için de son kalan ben olunca tabii ki o da benim kim olduğumu anlıyor. Allah’ım çok şükür sonunda tanıdık biri. Uçakta ilk tercihim cam kenarı olmasına rağmen ne yazık ki bu sefer koridorla idare edeceğim, ortada olmaktan iyidir. Bir de kendimle ilgili ilginç bir not vermek istiyorum, çıldırmış ya da deli olduğumu yüzüme söyleyebilirsiniz, alınmam, çünkü türbülansı çok seviyorum. Uçağın sallanması en azından hareket ettiğimizi gösteriyor gibi geliyor.
 (Novotel'in birbirine kablolarla bağlanan ve asma kilit takılan sandalyeleri)

Bu arada ilk durak Münih. Bir gece Münih’te kalacağız ve sabahın erken saatlerinde ver elini Jerez… Münih’e iniş yapmadan önce bir ayrıntı, THY’nin dış hat uçuşlarında yemek servisinden önce size bir mönü dağıtıyorlar. Buradan ne seçerseniz onu yeme şansına sahipsiniz. Semi-Vejetaryen olarak ben ve benim gibiler için önemli bir ayrıcalık. Ayrıca yemeklerin gayet lezzetli olduğunu söylemek isterim.
                                      (Otel odasından bir örnek-Novotel)

Gece yarısına doğru Münih havaalanındayız. Pasaport ve vize kontrolünden önce sizi başka görevli polisler karşılıyor. Bu polisler pasaport ve vizenizi inceledikten sonra isterlerse ana polis kontrolüne doğru geçmenize izin veriyorlar. İzin yoksa gerisin geri dönüyorsunuz. Neyse bagajımı da aldıktan sonra tek başıma başladığım yolculukta artık eğlenceli bir ekibin içindeydim. Ekipte kimler mi var; Volkan, Arzu, Özgür, Onur, Mahmut, Fahir, Volkan D., Doğan, Oktay, Gökhan, Tarık, Burak. Münih’te hava buz gibi, otelimizin adı Novotel. Tipik bir hava alanı oteli. Ancak çok ilginç bir ayrıntı. Otelin önünde kafe olarak yer alan bölümde bütün sandalyeler birbirine kablolar ile bağlanmış ve bildiğimiz asma kilit vurulmuş. Hırsızlık olur, insan bir havlu, bir bornoz, bir bardak götürür de koca sandalyeyi nereye saklayacak onu anlamadım.
                      (Jerez'e gitmek için Münih Havaalanı'na doğru yoldayız)

Ertesi sabah özel servisler ile istikamet tekrar Münih Havaalanı. Artık Jerez’e doğru yoldayız. Uçağımız Augusburg Havayollarına ait. Yolculuk neredeyse 3,5 saat sürüyor ve hayatımda ilk defa uçakta tuvalet deneyimi yaşadım. Yanlış anlaşılmasın bir uçakta ilk defa tuvalete gittim. Hep bir çekincem olmuştur uçakta tuvalete girme konusunda, Audi bana bunu da yaptırdı.                                                                                                                                                                                         
                              (Jerez yollarında Audi test sürüşü)

Sonunda Jerez’e varıyoruz ve istikamet otomobillerimizi alarak Audi rüzgarı estireceğimiz brifing alanına geçiyoruz. Elmas ya da altın madeni görmüş gibi gözlerim kamaşıyor. A5, S5, Cabriolet… Renk renk, sporundan spor görünümlüsüne, ciddi bakış atanından daha relaks takılanına, eğlencelisinden pas vermeyecekmiş görüntüsü sergileyenine, bir sürü Audi. Sırada anahtarları alarak Jerez’de Audi fırtınası var. O zaman Part 2’yi heyecanla beklemenizi tavsiye ediyorum. Çok yakında 
‘JEREZ YOLLARINDA AUDİ RÜZGARI-PART 2'http://twitter.com/#!/YaseminTopoglu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder